61- Gaucher hastalığında fagositik hücreler içinde biriken madde aşağıdakilerden hangisidir? 
a) Sfingomyelin
b) Glukoserebrozid
c) Mukopolisakkarid
d) GM2 gangliozid
e) Sülfatid

Yanıt: B
Gaucher hastalığında kromozom 1q21’de gen mutasyonu vardır. Seramidden glukoz kalıntısını ayıran glikoserebridaz enzimi aktivitesinde defekt vardır. En sık görülen lizozomal depo hastalığıdır. RES hücrelerinde glukoserebrozid birikimi ile  Gaucher hücreleri oluşur. Dalak, karaciğer, kemik iliği, lenf nodları, timus, tonsiller ve Peyer plaklarında birikir. Diğer lipid depo hastalıklarından farklı olarak akciğerde alveol septaları ve hava boşluklarında birikim görülebilir. Gaucher hücreleri sitoplazmasında fibriler katlantılar kıvrılmış filtre kağıdı görünümünü yapar. Beyinde Virchow-Robin aralıklarında birikirler. Noronlar içinde birikim görülmez. 

•    Tip I (%99): SSS tutulumu yoktur. Hepatosplenomegali belirgin olup dalak 10 kilograma dek çıkabilir. Kemik iliği tutulumu ile kortikal erezyon ve kan elemanları yapımında azalma olabilir.
•    Tip II    : 6 ay civarı çocuklarda belirgin SSS tutulumu ile ölümcüldür.
•    Tip III    : Juvenil formdur. Hem beyin, hem organ tutulumu vardır.


62- Marfan sendromundan, aşağıdakilerin hangisinin mutasyonu sorumludur?
a) Fibrilin
b) Kollajen
c) Ankrin
d) Distrofin
e) Spektrin

Yanıt: A
Marfan Sendromu, kromozom 15p21.1 de yerleşen fibrilin geni mutasyonu ile oluşur. % 70-85 familyal olup OD geçişlidir. Fibrilin bağ dokusunda mikrofibriler ağ oluşturan bir glikoproteindir. Bu yapı en çok aorta, ligamanlar ve lensi destekleyen silier zonulde belirgindir.
•    Uzun boy, uzun ekstremiteler, uzun parmaklar (örümcek parmak) 
•    Eklem bağlarında gevşeklik hiperekstansiyon
•    Dolikosefali, supraorbital kenarlarda belirginleşme
•    Kifoz, skolyoz, dorsal ve lomber vertebra rotasyonu, luksasyonu, pektus ekskavatum veya karinatum
•    Gözde bilateral lens subluksasyon veya dislokasyonu (ektopisi)
•    KVS’de mitral valv prolapsusu ve asendan aorta medial nekrozu, medial destek yokluğu ile aort yetmezliği; %30-45 olguda aort diseksiyonu ile ölüm gelişebilir. İkinci ölüm nedeni kalp yetmezliğidir.
•    Tanıda ekokardiografi değerlidir.

63- Aşağıdakilerden hangisi geri dönüşümlü hücre zedelenmesine örnektir?
a) Serebral infarkt
b) Timusta apoptoza giden T hücreleri
c) Karaciğerde yağlı değişim
d) Ayakta yaş gangren
e) Akut pankreatite bağlı yağ nekrozu

Yanıt: C
Yağlı değişiklik geri dönüşümlü zedelenme bulgusu olup özellikle karaciğer parankim hücreleri ve myokard hücrelerinde sık görülür. İskemik, toksik, metabolik hasara bağlı olarak gelişebilir. Mikroskobik : Sitoplazmada küçük lipid vakuolleri ile mikroveziküler, büyük tek bir vakuol ile makroveziküler yağlanma Makroskobik : Organ büyük, sarı renkte, parlak ve kaygan 

64- İyonize radyasyonun neden olduğu hücresel DNA zedelenmesi sonucu neoplazm gelişiminde, aşağıdaki genlerden hangisinin mutasyonu önemli rol oynar?
a) c-abl
b) k-ras
c) c-myc
d) p53
e) bcl-2

Yanıt: D
Maliğn tümörlerde en sık mutasyona uğrayan gen p53 tümör baskılayıcı gendir. Kimyasal etkenler, toksinler yada iyonize radyasyon sonucunda mutasyona uğrar. P53 mutasyonu oluşursa, DNA tamiri gerçekleşemez yada apoptoz başlayamaz. Bu nedenle mutant hücre çoğalmaya devam eder. Her yeni bölünmede yeni mutasyonlar eklenir ve tümör riski artar.

65- Aşağıdakilerden hangisi tip II aşırı duyarlılık hastalıklarından biridir?
a) Kontakt dermatit
b) Alerjik rinit
c) Sistemik lupus eritematozus
d) Good-pasture sendromu
e) Serum hastalığı
Yanıt: D
Tip II aşırı duyarlılık reaksiyonu olarak en sık Goodpasture sendromu soruluyor. Tip III aşırı duyarlılık reaksiyonu olarak da en sık poststreptokoksik glomerülonefrit soruluyor. Böylece bir soruda hem immün sistem hemde böbrek hastalıkları sorulmuş oluyor (bir taş-iki kuş)

AŞIRI DUYARLILIK REAKSİYONLARI

Tip

Prototip

İmmün Mekanizma

Patolojik Lezyon

Tip I

Anaflaksi, alerjiler, atopik astım

IgE üretimi, mast hücrelerinden vazoaktif amin ve diğer mediatörlerin salınımı, inflamatuar hücreler (geç dönem)

Vasküler dilatasyon, ödem, düz kas kasılması, mukus üretimi, inflamasyon

Tip II

Otoimmün hemolitik anemi, Goodpasture sendromu

IgG, IgM üretimi, hedef doku veya hücrelerdeki antijenlere bağlanma, kompleman yada FC reseptörü aracılığı ile fagositoz yada lizis, lökosit birkimi

Hücre erimesi, inflamasyon

Tip III

SLE, bazı glomerülonefritler, serum hastalığı, Arthus reaksiyonu

Ag-Ab komplekslerinin bikrimi, kompleman aktivasyonu, lökosit birikimi, enzim ve toksik moleküllerin salınımı

Nekrotizan vaskülit (fibrinoid nekroz), inflamasyon

Tip IV

Kontakt dermatit, multiple skleroz, tip I DM, transplant rejeksiyonu, tüberküloz

T lenfosit aktivasyonu, a) sitokinlerin salınımı ve makrofaj aktivasyonu, b) T hücreli sitotoksisite

Perivasküler hücre infiltrasyonu, ödem, hücre zedelenmesi, granülomlar



61- Gaucher hastalığında fagositik hücreler içinde biriken madde aşağıdakilerden hangisidir? 
a) Sfingomyelin
b) Glukoserebrozid
c) Mukopolisakkarid
d) GM2 gangliozid
e) Sülfatid

Yanıt: B
Gaucher hastalığında kromozom 1q21’de gen mutasyonu vardır. Seramidden glukoz kalıntısını ayıran glikoserebridaz enzimi aktivitesinde defekt vardır. En sık görülen lizozomal depo hastalığıdır. RES hücrelerinde glukoserebrozid birikimi ile  Gaucher hücreleri oluşur. Dalak, karaciğer, kemik iliği, lenf nodları, timus, tonsiller ve Peyer plaklarında birikir. Diğer lipid depo hastalıklarından farklı olarak akciğerde alveol septaları ve hava boşluklarında birikim görülebilir. Gaucher hücreleri sitoplazmasında fibriler katlantılar kıvrılmış filtre kağıdı görünümünü yapar. Beyinde Virchow-Robin aralıklarında birikirler. Noronlar içinde birikim görülmez. 

•    Tip I (%99): SSS tutulumu yoktur. Hepatosplenomegali belirgin olup dalak 10 kilograma dek çıkabilir. Kemik iliği tutulumu ile kortikal erezyon ve kan elemanları yapımında azalma olabilir.
•    Tip II    : 6 ay civarı çocuklarda belirgin SSS tutulumu ile ölümcüldür.
•    Tip III    : Juvenil formdur. Hem beyin, hem organ tutulumu vardır.


62- Marfan sendromundan, aşağıdakilerin hangisinin mutasyonu sorumludur?
a) Fibrilin
b) Kollajen
c) Ankrin
d) Distrofin
e) Spektrin

Yanıt: A
Marfan Sendromu, kromozom 15p21.1 de yerleşen fibrilin geni mutasyonu ile oluşur. % 70-85 familyal olup OD geçişlidir. Fibrilin bağ dokusunda mikrofibriler ağ oluşturan bir glikoproteindir. Bu yapı en çok aorta, ligamanlar ve lensi destekleyen silier zonulde belirgindir.
•    Uzun boy, uzun ekstremiteler, uzun parmaklar (örümcek parmak) 
•    Eklem bağlarında gevşeklik hiperekstansiyon
•    Dolikosefali, supraorbital kenarlarda belirginleşme
•    Kifoz, skolyoz, dorsal ve lomber vertebra rotasyonu, luksasyonu, pektus ekskavatum veya karinatum
•    Gözde bilateral lens subluksasyon veya dislokasyonu (ektopisi)
•    KVS’de mitral valv prolapsusu ve asendan aorta medial nekrozu, medial destek yokluğu ile aort yetmezliği; %30-45 olguda aort diseksiyonu ile ölüm gelişebilir. İkinci ölüm nedeni kalp yetmezliğidir.
•    Tanıda ekokardiografi değerlidir.

63- Aşağıdakilerden hangisi geri dönüşümlü hücre zedelenmesine örnektir?
a) Serebral infarkt
b) Timusta apoptoza giden T hücreleri
c) Karaciğerde yağlı değişim
d) Ayakta yaş gangren
e) Akut pankreatite bağlı yağ nekrozu

Yanıt: C
Yağlı değişiklik geri dönüşümlü zedelenme bulgusu olup özellikle karaciğer parankim hücreleri ve myokard hücrelerinde sık görülür. İskemik, toksik, metabolik hasara bağlı olarak gelişebilir. Mikroskobik : Sitoplazmada küçük lipid vakuolleri ile mikroveziküler, büyük tek bir vakuol ile makroveziküler yağlanma Makroskobik : Organ büyük, sarı renkte, parlak ve kaygan 

64- İyonize radyasyonun neden olduğu hücresel DNA zedelenmesi sonucu neoplazm gelişiminde, aşağıdaki genlerden hangisinin mutasyonu önemli rol oynar?
a) c-abl
b) k-ras
c) c-myc
d) p53
e) bcl-2

Yanıt: D
Maliğn tümörlerde en sık mutasyona uğrayan gen p53 tümör baskılayıcı gendir. Kimyasal etkenler, toksinler yada iyonize radyasyon sonucunda mutasyona uğrar. P53 mutasyonu oluşursa, DNA tamiri gerçekleşemez yada apoptoz başlayamaz. Bu nedenle mutant hücre çoğalmaya devam eder. Her yeni bölünmede yeni mutasyonlar eklenir ve tümör riski artar.

65- Aşağıdakilerden hangisi tip II aşırı duyarlılık hastalıklarından biridir?
a) Kontakt dermatit
b) Alerjik rinit
c) Sistemik lupus eritematozus
d) Good-pasture sendromu
e) Serum hastalığı
Yanıt: D
Tip II aşırı duyarlılık reaksiyonu olarak en sık Goodpasture sendromu soruluyor. Tip III aşırı duyarlılık reaksiyonu olarak da en sık poststreptokoksik glomerülonefrit soruluyor. Böylece bir soruda hem immün sistem hemde böbrek hastalıkları sorulmuş oluyor (bir taş-iki kuş)

AŞIRI DUYARLILIK REAKSİYONLARI

Tip

Prototip

İmmün Mekanizma

Patolojik Lezyon

Tip I

Anaflaksi, alerjiler, atopik astım

IgE üretimi, mast hücrelerinden vazoaktif amin ve diğer mediatörlerin salınımı, inflamatuar hücreler (geç dönem)

Vasküler dilatasyon, ödem, düz kas kasılması, mukus üretimi, inflamasyon

Tip II

Otoimmün hemolitik anemi, Goodpasture sendromu

IgG, IgM üretimi, hedef doku veya hücrelerdeki antijenlere bağlanma, kompleman yada FC reseptörü aracılığı ile fagositoz yada lizis, lökosit birkimi

Hücre erimesi, inflamasyon

Tip III

SLE, bazı glomerülonefritler, serum hastalığı, Arthus reaksiyonu

Ag-Ab komplekslerinin bikrimi, kompleman aktivasyonu, lökosit birikimi, enzim ve toksik moleküllerin salınımı

Nekrotizan vaskülit (fibrinoid nekroz), inflamasyon

Tip IV

Kontakt dermatit, multiple skleroz, tip I DM, transplant rejeksiyonu, tüberküloz

T lenfosit aktivasyonu, a) sitokinlerin salınımı ve makrofaj aktivasyonu, b) T hücreli sitotoksisite

Perivasküler hücre infiltrasyonu, ödem, hücre zedelenmesi, granülomlar



Sayfa 2


66- Aşağıdakilerden hangisinde temel patofizyolojik mekanizma hidrostatik basınç artışına bağlı değildir?
a) Kwashiorkor hastalığında görülen ödem
b) Konjestif kalp yetmezliğine bağlı alt ekstremite ödemi
c) Konstriktif perikardite bağlı ödem
d) Karaciğer sirozunda asit gelişimi
e) Nefrotik sendromda alt ekstremitede görülen ödem

Yanıt: A (Yanlış olduğu için iptal edildi)
Ödemin Patofizyolojik Kategorileri

Hidrostatik basınç artışı

Venöz dönüş bozukluğu

·          Konjestif kalp yetmezliği

·          Konstriktif perikardit

·          Asit (karaciğer sirozu)

·          Venöz tıkanıklık yada kompresyon

-          Tromboz

-          Eksternal bası (kitle)

-          Alt ekstremitede inaktivite (uzun süreli yatağa bağlı olanlarda)

Arteriolar dilatasyon

·          Isı

·          Nörohümöral düzensizlik

Plazma ozmotik basıncında azalma

Protein kaybettirici glomerulopati (nefrotik sendrom)

Karaciğer sirozu (asit)

Malnütrisyon

Protein kaybettirici enteropati

Lenfatik tıkanıklık

İnflamatuar

Neoplastik

Cerrahi sonrası

Radyasyon sonrası

Sodyum retansiyonu

Böbrek yetmezliği ile birlikte aşırı tuz alımı

Sodyumun tübüler geri emiliminde artma

Renal hipoperfüzyon

Renin-angiotensin-aldosteron sekresyonu artışı

İnflamasyon

Akut inflamasyon

Kronik inflamasyon

Anjiogenez



Malnütrisyon, karaciğer sirozu ve nefrotik sendromda plazma ozmotik basıncında azalmaya bağlı ödem gelişir. Karaciğer sirozunda oluşan asite bağlı venöz dönüş azalması ise hidrostatik basıncı arttırır. Bu sorunun birden fazla doğru yanıtı olduğundan iptal edildi.



67- Aşağıdakilerden hangisi amiloid fibril proteinlerinden biri değildir?
a) Transtiretin
b) Beta 2 mikroglobülin
c) Kalsitonin
d) Prealbümin
e) Transferrin

Yanıt: E
AMİLOİDOZ TİPLERİ

Kategori

Hastalık

Fibril proteini

Prekürsörü

Sistemik (jeneralize)Amiloidoz

Primer amiloidoz

MM ve diğer Monoklonal B hücre proliferasyonları

AL

İmmunglobulin hafif zinciri (öz. lambda )

Reaktif sistemik amiloidoz (sekonder)

Kronik inflamatuar hastalık

AA

SAA

Hemodializ amiloidozu

Kronik böbrek yetmezliği

Ab2- m

b2-mikroglobulin

Herediter amiloidoz

1. FMF

-

AA

SAA

2. Familyal amiloidotik nöropati

-

ATTR

Transtiretin (prealbümin)

Senil sistemik amiloidoz

-

ATTR

Transtiretin

(prealbümin)

Lokalize Amiloidoz

Senil serebral amiloidoz

Alzheimer hst.

Ab

APP

Endokrin

           Tiroid

           Langerhans adacıkları

İzole atrial amiloidoz

Prion hastalığı

Tiroid medüller ca

Tip II diabet

 SSS prion hastalıkları

A Cal

AIAPP

AANF

PrP

Kalsitonin

Islet amiloid peptid

Atrial natriüretik faktör

Normal PrP



68- Aşağıdaki sistemik hastalıklardan hangisi ağız boşluğunda görülen viral ve fungal enfeksiyonlar, bazende Kaposi sarkomu ve saçlı (hairy) lökoplazi ile karakterlidir?
a) Enfeksiyoz mononükleoz
b) Rendu-Osler-Weber sendromu
c) Pemfigus
d) HIV enfeksiyonu
e) Dermatomyozit

Yanıt: D
AIDS’ li hastalarda oral mukozada herpesvirüs, kandida ve diğer mantarlar, bazen Kaposi sarkomu ve saçlı (hairy) lökoplaki görülebilir. Hairy (saçlı) lökoplaki %80 AIDS hastalığına has olup, EBV etkisi ile oluşan ve 2-3 yıl içinde AIDS bulgularının ortaya çıkacağını gösteren bir lezyondur.En sık dilin yan kenarında yerleşir. Mikroskobik incelemede hiperkeratoz, akantoz ve üst spinöz tabakada balon hücreler görülür. Premaliğn değildir.

69- Yaşlı hastada aort, karotis ve oftalmik arterleri tutan damar hastalığı aşağıdakilerden hangisidir?
a) Wegener granülomatozu
b) Takayasu hastalığı
c) PAN
d) Kawasaki hastalığı
e) Dev hücreli arterit

Yanıt: E
Baştaki büyük arterleri, özelliklede temporal arterleri tutan; segmental akut veya kronik (sıklıkla granulomatöz) bir lezyon olup erişkinde en sık görü¬len vaskülittir. Vertebral arterleri, oftalmik arterin terminal dalları tutulup tek taraflı (nadiren iki taraflı) körlük yapabilir. Aortada tutulum ve torasik aort anevrizması yapabilir. 50 yaş öncesi nadir görülür. Takayasu hastalığı daha çok genç kadınlarda görülür. Kawasaki hastalığı ise infantlarda görülür. 

70- Kırk yaşında erkek hastada burundan kanlı akıntı nedeni ile sinüzit tedavisi uygulanmış ancak fayda sağlamamıştır. Yapılan nazofarenks biopsisinde nekrotizan granülomlar, radyolojik incelemede ise akciğerde pnömonik infiltrasyon varlığı saptanmıştır. Klinik tabloya akut böbrek yetmezliği eklenmiş ve serumda c-ANCA pozitif bulunmuştur. Bu hasta için en olası tanı aşağıdakilerden hangisidir?
a) Klasik tipte PAN
b) Mikroskopik polianjiit
c) Wegener granülomatozu
d) Tüberküloz
e) Antiglomerül bazal membran hastalığı

Yanıt: C
Wegener Granulomatozisi:
1-Üst solunum yolunda ve alt solunum yolunda nekrotizan granülomlar
2-Özellikle akciğerde olmak üzere herhangi bir yerde küçük ve orta çaplı damarlarda nekrotizan veya granulomatöz vaskülit
3-Nekrotizan, sıklıkla yarımay glomerülonefriti
M>F 40 yaş civarı sık görülür. Radyolojik olarak tüberküloz yada mantar enfeksiyonu ile karışabilir. Ağır olgularda alveoler kapillerler de tutulur ve alveoler kanama yapar. Böbrek lezyonları iki şekilde görülebilir. Erken dönem yada hafif olgularda, glomerüllerde fokal proliferasyon ve nekroz ile trombozis (fokal nekrptizan glomerülonefrit) görülür. İleri olgularda diffüz nekroz, proliferasyon ve yarımay oluşumu (kresentik glomerülonefrit) ile hızla ilerleyen böbrek yetmezliği bulunur. %95 olguda serumda C-ANCA vardır. Immunsupresyona iyi yanıt verirler. İmmunolojik mekanizma ile gelişse de başlatan etken ve defektler bilinmiyor. Te¬davi edilmezse 1 yıl içinde mortalite oranı %80.

Sayfa 3

71- Aşağıdakilerden hangisi kronik myeloproliferatif hastalıklardan biri değildir?
a) Kronik myeloid lösemi
b) Myelofibrozisle birlikte myeloid metaplazi
c) Esansiyel trombositoz
d) Polisitemia vera
e) Saçlı hücreli lösemi
Yanıt: E
Lenfoma - WHO Klasifikasyonu

1)      Prekürsör B hücre tümörleri

Prekürsör B lenfoblastik lösemi/lenfoma

4) Periferik T ve NK hücre tümörleri

T hücre prolenfositik lösemi

Büyük granüler lenfositik lösemi

Mikozis fungoides/Sezary sendromu

Periferal T hücreli lenfoma, nonspesifik

Anaplastik büyük hücreli lenfoma

Anjioimmünoblastik T hücreli lenfoma

Enteropati ile ilişkili T hücreli lenfoma

Pannikülit benzeri T hücreli lenfoma

Hepatosplenik  T hücreli lenfoma

Erişkin T hücreli lösemi/lenfoma

NK/T hücreli lenfoma, nazal tip

NK hücreli lösemi

2)      Periferik B hücre tümörleri

Kronik lenfositik lösemi/ küçük lenfositik lenfoma

B hücre prolenfositik lösemi

Lenfoplazmositik lenfoma

Splenik ve nodal marjinal zon lenfoma

Ekstranodal marjinal zon lenfoma

Mantle hücreli lenfoma

Foliküler lenfoma

Marjinal zon lenfoma

Hairy cell lösemi

Plazmositom/plazma hücreli myelom

Diffüz büyük B hücreli lenfoma

Burkitt lenfoma

5) Hodgkin Lenfoma

Klasik tipler

·          Nodüler skleroz

·          Karışık hücreli

·          Lenfositten zengin

·          Lenfositten fakir

Lenfosit baskın

3)      Prekürsör T hücre tümörleri

Prekürsör T lenfoblastik lösemi/ lenfoma


Saçlı hücreli (hairy cell) lisemi B lenfositinden köken alır. Bu tümör myeloid seriye ait değildir. 

72- Yüzünde ödem ve nefes darlığı ile doktora başvuran genç bir kadın hastada mediastinel lenfadenopati saptanıyor. Alınan biopside kalın fibröz bantlar ile birbirinden ayrılan nodüller izleniyor. Nodüllerin içinde belirgin nükleollü, geniş sitoplazmalı, CD30 ve CD15 pozitif dev hücreler görülüyor. Bu hasta için en olası tanı aşağıdakilerden hangisidir?
a) Lenfoblastik lenfoma
b) Hodgkin lenfoma
c) Büyük B hücreli lenfoma
d) Timoma
e) Teratom

Yanıt: B
Hodgkin lenfoma primer olarak lenfoid dokuları tutan bir hastalıktır. Tek bir lenf nodu veya nod zincirinde gelişip ilişkili olduğu lenf nodlarına yayılır.
•    Reed-Sternberg (RS) denilen  neoplastik dev hücreler
•    Ateş gibi belirgin klinik bulgular  ile NonHodgkin lenfomadan ayrılır
Reed- Sternberg hücreleri germinal merkez yada post-germinal merkez B hücrelerinden köken alırlar. Bu nedenle Hodgkin lenfoma B hücre tümörü olarak kabul edilmektedir. Genç erişkinlerde en sık görülen maliğn tümörlerden biri olup tanı anında ortalama yaş 32 dir. Tedavide gelişmeler sonucunda çoğu olguda iyileşme sağlanmaktadır.  
WHO sınıflaması:
•    Nodüler sklerozis
•    Karışık hücreli
•    Lenfositten zengin
•    Lenfositten fakir
•    Lenfosit baskın
İlk dört grupta Reed-Sternberg hücreleri benzer immünofenotipe sahip iken (CD15 ve CD30 pozitif; CD20 negatif), lenfosit baskın tipinde farklı yapıda B hücre fenotipi (CD 20 pozitif) vardır. Bu nedenle ilk dört tipi klasik subtipler olarak kabul edilir. Genç kadınlarda, mediastinel tutulumun sık olduğu, fibröz bantlar ile ayrılan nodüller ile karakterli olan nodüler sklerozan tiptir. 

73- İnce barsak biopsisinde diffüz iltihap, villuslarda atrofi veya kayıp, intaepitelial lenfositlerde artış ile karakterli hastalık aşağıdakilerden hangisidir?
a) Çölyak hastalığı
b) Disakkaridaz eksikliği
c) İmmünoproliferatif ince barsak hastalığı
d) Whipple hastalığı
e) Nekrotizan enterokolit

Yanıt: A
Çöliak hastalığında suda eriyen gliadin içeren tahıl ürünlerine duyarlılık vardır. Genetik yatkınlık ailesel olgular ve HLA-DQ2 doku uyum antijeni ile ilişkisi nedeni ile  düşünülmektedir. Glutene maruz kalan İB mukozasında intraepitelial CD8+ T lenfositleri; lamina propriada CD4+ T lenfositleri birikir. Yüzey epiteli zedelenebilir. Ağır olgularda mukoza villusları tamamen düzleşir. İntraepitelial lenfositler; lamina propriada lenfosit, plazma hücresi, makrofaj, eozinofiller ve mast hücreleri artar. Çocukluk-orta yaşta bulgu verebilir. Gluten dietten uzaklaşırıldığında hızla düzelir. Transglutaminaz ve gliadin antikorları, serolojik olarak belirlenebilir. Hastalarda uzun sürede malignite riski artar. Enteropati ile ilişkili lenfoma (özellikle T hücreli), ince barsak adenokarsinomu ve özefagus skuamöz hücreli karsinom riski vardır.

74- On yaşında bir erkek çocukta ateş ve karın ağrısı sonucunda yapılan appendektomide, appendiks uç kısmında lümeni tıkayan 1 cm çaplı oluşum izlenmiştir. Bu çocuk için en olası tanı aşağıdakilerden hangisidir?
a) Adenokarsinom
b) Maliğn lenfoma
c) Karsinoid tümör
d) Leiomyom
e) İskemik kolit

Yanıt: C
Karsinoid tümör, peptid ve nonpeptid hormonlar gibi bioaktif ürünleri sentezleyebilen nöroendokrin hücrelerden köken alırlar. GİS ve akciğer en sık yerleştiği bölgelerdir. Gis dışında  pankreas, peripankreatik doku, akciğer, safra yolları ve karaciğerde de görülebilir. 6.dekatta sık olmakla birlikte her yaşta görülebilir. Kolorektal tümörlerin %2’si, incebarsak tümörlerinin yaklaşık %50’sini oluştururlar.Tüm karsinoidler potansiyel olarak maliğn tümörler olup davranışları orijin, lokal penetrasyon düzeyi ve boyut ile ilişkilidir. Apendiks ve rektal karsinoidler geniş lokal yayılım yapsada nadiren metastaz yapar. Ama ileum, gastrik ve kolonik bölge karsinoidlerinin %90’ı, özelliklede 2cm. çapın üzerinde olanlar, tanı anında lenf nodları ve karaciğer gibi uzak organlara yayılmıştır. Karsinoid tümörlerde pek çok faktör sentezlenebilsede, tek bir faktör baskın olduğunda ve klinik sendrom oluşturduğunda o faktörün ismi ile anılabilir: gastrinoma, somatostatinoma, insulinoma gibi. Sindirim sisteminde karsinoid en sık apendiks, daha sonra ince barsak (öz. İleum), rektum, mide ve kolonda yerleşir.

75- Barsakta transmural iltihap, kazeasyon göstermeyen granülomlar ve fistüller ile karakterli hastalık aşağıdakilerden hangisidir?
a) Sarkoidoz
b) Ülseratif kolit
c) Tifo
d) Crohn hastalığı
e) İskemik kolit 

Yanıt: D

Gastrointestinal tutulumun baskın olduğu sistemik bir hastalıkdır. Üveit, irit, sakroileit, gezici poliartrit, eritema nodozum, hepatik perikolanjit, sklerozan kolanjit, üreterlerde inflamasyon sonucu renal tutulum (nefrolitiazis, üriner enfeksiyonlar) görülebilir. Asya ve Afrika’da nadir ; batılı ülkelerde sıktır. Her yaşta göülsede 2.-3. dekatlarda sıktır. F>M Beyazlarda 2 kat fazla. Musevilerde 3-5 kat fazladır. 5-6. on yılda hafif bir ikinci pik yapar. Sigara önemli bir ekzojen risk faktörüdür. Yalnız incebarsak tutulumu %40, incebarsak-kolon tutulumu %30, yalnız kolon tutulumu  ise %30 dur. Duodenum, mide, özefagus ve nadiren ağız tutulumu görülebilir. En önemli özellikleri: 
1.     Mukoza hasarına yol açan iyi sınırlı, tam kat barsak tutulumu 
2.     Nonkazeifiye granulomlar
3.     Fistül oluşturan fissürler  

Sayfa 4

76- AIDS’li bir hastada santral sinir sisteminde gelişebilen ventriküloensefalitin en olası etkeni aşağıdakilerden hangisidir?
a) Sitomegalovirüs
b) Arbovirüs
c) Herpes simpleks tip 2 virüs
d) Poliomyelit
e) Toksoplazma

Yanıt: A
AIDS’ li hastada ensefalitin en sık etkeni HIV virüsüdür. Mikroglia hücrelerini enfekte eder. En sık sekonder etken toksoplazma olup viral ensefalitlerden farklı olarak kitle benzeri odaklar oluşturur. HIV’ den sonra en sık viral ensefalit etkeni CMV dir ve  ependimal hücreleri enfekte eder. Ependimal hücreler ventrikülleri döşediği için ventriküloensefalit tablosu oluşur. 

77- Lupus nefritinde en sık görülen ve prognozu en kötü etkileyen histolojik tip aşağıdakilerden hangisidir? 
a) Mezenjial proliferasyon
b) Diffüz proliferatif glomerülonefrit
c) Minimal değişiklik hastalığı
d) Membranöz glomerülonefrit
e) Fokal proliferatif glomerülonefrit

Yanıt: B
 SLE de böbrek tutulumu, en önemli bulguları ve ölüm sebebini oluşturur. DNA - antiDNA kompleksi glomerülde birikir. İnflamatuar yanıt ile endotel, mezenjial ve epitel hücrelerinde proliferasyon ve glomerül nekrozu gelişebilir.

    Morfolojik sınıflama (WHO)
1-Işık,elektron ve immünfloresan mikroskobu ile normal (Klas I ). Nadirdir (< %5)
2-Mezenjial lupus glomerulonefriti  (Klas II)%10-25
    3-Fokal glomerulonefrit (Klas III )%20-35
    4-Diffuz proliferatif glomerulonefrit (Klas IV) %35-60- en kötü prognoz
    5-Membranöz glomerulonefrit (Klas V )%10-15

Glomerüler lezyonların çoğunda, granüler yapıda immünkompleks (DNA-anti DNA) ve kompleman birikimi vardır. Membranöz GN’ de subepitelial; fokal ve diffüz proliferatif GN’ de subendotelial yerleşir. Makrofaj ve prolifere hücreler Bowman kapsülünü doldurup yarımay GN oluşturabilir. Subendotelial immun kompleks birikimi fazla ise kapiller duvarlarda tel halka (wire loop) görüntüsü olur. Zamanla glomerüloskleroz gelişir. Tübülointersisyel bölgede de birikimler olabilir. Tübüler immün kompleks hastalığı denir.


78- Hızlı ilerleyen glomerülonefriti belirleyen en önemli histopatolojik özellik aşağıdakilerden hangisidir?
a) Mezenjial hücre proliferasyonu
b) Bazal membran kalınlaşması
c) Endokapiller hücresel proliferasyon
d) Kapiller lümenlerinde polimorf nüveli lökositler
e) Paryetal hücre proliferasyonu ve kresentler

Yanıt: E
En kötü prognozlu glomerül hastalığıdır. Klinik olarak hızlı ve ilerleyici renal fonksiyon kaybı, ağır oligüri ile tedavi edilmezse, birkaç hafta-ay içerisinde böbrek yetmezliği ile ölüm oluşur. Glomerüllerin çoğunda yarım ay (kresent) varlığı izlenir. Bowman kapsülünde parietal epitel hücrelerinde çoğalma, monosit ve makrofaj infiltrasyonu sonucunda gelişir. Çoğu immünolojik mekanizma ile oluşur.


79- Pap smear incelemesinde insan papillomavirüs etkisi rapor edilen kadın hastada, tedavi yapılmazsa, aşağıdakilerden hangisi gelişebilir?
a) Endometrial karsinom
b) Leiomyom
c) Servikal skuamöz hücreli karsinom
d) Overin seröz papiller karsinomu
e) Leiomyosarkom

Yanıt: C
Serviksde intraepitelial ve invaziv Skuamöz Neoplazi
Yüksek riskli HPV (insan papillomavirüs) en önemli etkendir (16, 18, 31, 33, 35, 39, 45, 51, 52, 56, 58, 59, 68)
Risk faktörleri:
•    İlk cinsel ilişkinin erken yaşta olması 
•    Partnerin çok sayıda olamsı
•    Sık doğum
•    Daha önce çok kişi ile ilşkiye girmiş olan partner
•    HPV ile ilişkili bir kanser varlığı
•    Yüksek oranda maliğn HPV tiplerinin varlığı 
•    Bazı HLA tipleri
•    Oral kontraseptifler ve sigara
•    Genital enfeksiyonlar (Chlamydia)

HPV’nin E6-E7 proteinleri, RB ve p53 genlerini mutasyona uğratarak, hücre siklusunu bozabilir. HPV-16, 3p delesyonları ve 3q amplifikasyonlarına yol açar. HPV aşılarının hastalığı azaltabileceği gösterilmiştir. HPV, tek başına etkili olamaz. Kokarsinojenler, immün yanıt, beslenme özellikleride önemlidir. 

80- Aşağıdakilerden hangisi testis kanseri insidansında artışa neden olur?
a) Kriptorşidizm
b) Granülomatöz orşit
c) Kabakulak
d) Sifiliz
e) Marfan sendromu

Yanıt: A
Testiste sert, ağrısız büyümenin en sık nedeni neoplazmdır. En sık 15-34 yaş grubunda 2/100.000 erkekde görülür. %95’i germ hücre kökenlidir. Germ hücre kökenli tümörlerin, puberte sonrası, hemen hemen tümü maliğndir. Sertoli ve/veya Leydig hücreli tümörler az görülüp çok iyi huyludur. Steroid hormon sentezleyip salgılayarak endokrin anomali oluşturabilirler. Örneğin Leydig hücreli tümör, jinekomasti gelişimine yol açabilir. 
Risk faktörleri: 
•    Kriptorşidizmde risk 10-40 kat artmıştır.
•    Testiküler feminizasyon ve Klinefelter sendromu gibi testis disgenezilerinde risk artmıştır.
•    Genetik faktörlerin rolünü vardır. 
•    Beyazlarda daha sıktır.